Yaklaşık 2-3 haftadır çevremdeki insanları, arkadaşlıkları ve dostlukları sorgular durumdayım. O kadar kırgınım ki! Bu kadar vurdumduymazlığı, umursamazlığı hak edecek ne yaptım diye kendimi yedim bitirdim. Dost olamadım, arkadaş olamadım diye kendimde kabahat aradım yinede diyemedim sana, sana, sana kırıldım diye. O kadar şoka girdim ki yaptıklarına söyleyecek söz bulamadım. Yaptıkları ayıbı yüzlerine vuramadım!
Maskeler taktım içimde bıraktıkları üzüntüyü, yangını, kızgınlığı gizlesin diye…
Şöyle bir muhasebe yaptım artılar, eksiler derken birbirini götürdü. Ellerim bom boş kalakaldım.
Oysa zor günlerinde yanlarında olmaya çalıştım, ne zaman seslendiler bütün işlerimi bırakıp koştum, mutlu günleri daha özel olsun diye çabaladım durdum. Bunları da hiç bir zaman başa kalkmak için yapmadım. Sadece bir adımda onlar atsın, benim onları önemsediğim kadar olmasa da, beni önemsesinler istedim. Keşke bu kadar çok benden gitmeseydi bişeyler. Sanırım bu kadar yıkılmazdı özgüvenim, gururum, ruhum..
Zaman dursun hatta geriye aksın ve ben bu yaptıklarınızı görmemiş olayım, inanın çok isterdim. İçimdeki sevginiz hep katlansın, hiç eksilmesin isterdim. Yitip gitmeyin, sizden soğumayım İSTER-DİM! Artık üzülmeyeceğim beni hayatında hiç edenlere, umursamayanlara, değer verirmiş gibi görünüp sallamayanlara, zahmet edip yanımda olmayanlara…
İyi ki sizin gibi olmayan dostlarımda var!
Binlerce teşekkürü hak eden dostlarım bu satırlarım size;
Yeşimim: Sanal ilk dostum, canım, her daim yanımda olan ve bana en güzel dostları kazandıran prensesim. Sürprizleriyle beni en mutsuz anımda mutlu eden yüreğim…
Edam: İyilik meleğim, neşe kaynağım. Çıkarsızca dostluğunu esirgemeyenim.
Zeynom: İki gün habersiz kalsa telaşa düşüp, sık sık arayanım. Derdimin ortağı, yüreği-yüzü güzelim. Seslenmesem bile koşup, gelenim..
Zekam : Kardeşim, bacım, can parçam, ikizim.Sevgisini yüreğimin en derininde hissettiğim. Kardeşten öte bildiğim…
Reyhan Ablam : Adı üstünde abla. Koruyup, kollayanım.
Ayrıca;
Alev’im ağlarken benimle birlikte hıçkıranım,
Fazoşum sıkıntımı kalben hissedenim,
Siyah İncim her daim kahrımı çekip, beni dinleyip, kardeşi görenim,
ve
Hayrişim sevgisini sonsuzca önüme serenim
, ruh ikizim….
Sizleri çok seviyorum. İyi ki diğerlerine inat yanımdasınız! Biliyorum bu kadar dostum varken değer bilmezlere üzülmekle çok aptalım!!!
Ne güzel yazmış Can DÜNDAR dostun nasıl olabileceğini, ne demek olduğunu? Biliyorum beni üzenler okumazlar bu satırları ama ben onlara karşı söylemiş sayıyorum kendimi…
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
“Nereden çıktın bu vakitte”dememeli,
Bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
“Gözünün dilini”bilmeli;
Dinlemeli sormadan,söylemeden anlamalı…
Arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi
Köklenmeli hayatında;
Sen,her daim onun orada durduğunu hissetmelisin.
İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli.
Kovuklarına saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kolları.
Dalları bitkin başına omuz,
Yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…
En mahrem sırlarını verebilmeli,
En derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;
Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…
Onca dalkavuk arasında bir tek o,
Sözünü eğip bükmeden söylemeli,
Yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece,
Asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli
Ve sen öyle güvenmelisin ki ona,
Övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin,
“Hak ettim” diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının;
Günahlarının yegane şahidi…
Seni senden iyi bilen,sana senden çok çok güvenen bir sırdaş…
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında,onun gözünden gelmeli yaş…
NOT: Ayrıca bu ve bu yazıyıda okumalısınız resmen içimdekilerin yansıması olmuş, şiiride onun sayfasından alıntıladım.